KÜLTÜR VARLIKLARI VE MÜZELER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

152. İngiltere’den İadesi Sağlanan Mustafa Dede Tarafından İstinsah Edilen Kuran-I Kerim (1 Adet) (2024)

İngiltere’de 2017 yılında satışa çıkarılan Mustafa Dede tarafından istinsah edildiği belirlenen Kuran-ı Kerim, yoğun bir delilleme süreci ve takibin ardından yasadışı yollarla kaçırıldığı tespit edilerek ülkemize yeniden kavuşturulmuştur.
Söz konusu eserin Sultan II. Abdülhamit’in koleksiyonunda yer aldığı, Türkiye’den yakın bir zamanda gasp sonucu ele geçirilerek kaçırıldığı dair bilgilere ulaşılmasını müteakip, Christie’s tarafından satışı gerçekleştirilecek eserin müzayededen çekilmesi ve ülkemize iadesi ile ilgili gerekli işlemlerin başlatılması Dışişleri ve İçişleri Bakanlıklarımızdan talep edilmiştir.

Ülkemizce sağlanan gasp tutanağı, eserin Türkiye’deyken çekilmiş fotoğrafı gibi deliller sayesinde Londra Metropolitan Polisi tarafından esere el konmuştur. Kur’an-ı Kerim’i satışa sunan yabancı uyruklu kişilerce, el koyma işlemine karşı bir hukuki süreç başlatılmış ve bu süreç ülkemiz lehine sonuçlanmıştır.

Bakanlığımızca iletilen adli yardımlaşma talebimiz çerçevesinde, Bakanlığımız Yazma Eserler Başkanlığı, Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın işbirliği ile gerçekleştirilen iade çalışmaları sonucunda 05.04.2023 tarihinde ülkemize getirilen Mushaf, İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi Müdürlüğünde muhafaza altına alınmıştır.

Eser, Osmanlı hat ekolünün kurucusu, hattat Şeyh Hamdullah’ın oğlu Mustafa Dede (ö.1538) imzalı bu Kur’an-ı Kerim nesih hat ile 13 satır halinde yazılmıştır. Ketebe kaydında Mustafa Dede imzası yer alan eserde herhangi bir tarih yer almamaktadır. 16. yüzyılın başında yazılmış mushafın en dikkat çeken özelliği ise yazılı bölümlerin hat sanatında “vassale” olarak tanımladığımız teknikte farklı bir kâğıdın üzerine yapıştırılarak hazırlanmasıdır. Cildinin yanısıra serlevha, hizip ve aşir gülleri gibi tezhipli bölümlerdeki üslup 18. yüzyıla ait karakterde olup yoğun altın sarısı kullanımı da göze çarpmaktadır. Bu da eserin 18. yüzyılda kapsamlı bir restorasyon geçirdiğini ve vassale uygulamasının da bu dönemde yapıldığını bize göstermektedir.